31 Mart 2015 Salı
30 Mart 2015 Pazartesi
Denizli ilinin bir ilçesi olan Pamukkale, travertenleri ile turizm açısından büyük bir öneme sahiptir.
Akan sulardan kalan karbonat mineralleri ve kent kaplıcalarını kapsayan Pamukkale Travertenleri, Menderes Nehri'nde bulunmaktadır.
Hem Türkiye'nin hem de Denizli'nin sembolü durumda olan bu doğal alanda çıkan su kaynaklarının içindeki karbondioksitin uçması ve su içerisindeki kalkerin çökmesi ile kristalleşmiş olan travertenler, mucizevi bir güzelliği sahiptir. Bu eşsiz, doğal ve pamuk tarlasını andıran alan aynı zamanda UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınmıştır. Türkiye'nin Ziyaret edilesi yerlerinden olan Pamukkale Travertenleri, en beyaz haliyle sizi şaşırtmayı bekliyor.
Akan sulardan kalan karbonat mineralleri ve kent kaplıcalarını kapsayan Pamukkale Travertenleri, Menderes Nehri'nde bulunmaktadır.
Hem Türkiye'nin hem de Denizli'nin sembolü durumda olan bu doğal alanda çıkan su kaynaklarının içindeki karbondioksitin uçması ve su içerisindeki kalkerin çökmesi ile kristalleşmiş olan travertenler, mucizevi bir güzelliği sahiptir. Bu eşsiz, doğal ve pamuk tarlasını andıran alan aynı zamanda UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınmıştır. Türkiye'nin Ziyaret edilesi yerlerinden olan Pamukkale Travertenleri, en beyaz haliyle sizi şaşırtmayı bekliyor.
29 Mart 2015 Pazar
Çorum'un köklü tarihini en iyi yansıtan noktalardan biridir Alacahöyük Tarihi Milli Parkı. Alaca ilçesine 15 kilometre uzaklıkta bulunan Hüyük Köyü'nde bulunan bölgede birçok tarihi kalıntı bulunmaktadır.
Ziyaretçilerini uzun bir tarih yolculuğuna çıkaran Alacahöyük, özellikle mayıs-ekim aylarında yoğun bir şekilde ziyaret edilir. Alacahöyük Milli Parkı'nda Friglerden, Roma'ya, Bizans'a, Selçuklular'a ve hatta Osmanlı Devleti'ne ait kalıntılar vardır.
1988 yılında Milli Park olarak ilan edilen bölgeyi mutlaka keşfetmenizi öneririz. Yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen eserlerin çoğu Alacahöyük Müzesi'nde ve Ankara'daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir. Fakat Milli Park'ta bulunan kalıntılarda kesinlikle görülmeye değerdir.
Ziyaretçilerini uzun bir tarih yolculuğuna çıkaran Alacahöyük, özellikle mayıs-ekim aylarında yoğun bir şekilde ziyaret edilir. Alacahöyük Milli Parkı'nda Friglerden, Roma'ya, Bizans'a, Selçuklular'a ve hatta Osmanlı Devleti'ne ait kalıntılar vardır.
1988 yılında Milli Park olarak ilan edilen bölgeyi mutlaka keşfetmenizi öneririz. Yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen eserlerin çoğu Alacahöyük Müzesi'nde ve Ankara'daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir. Fakat Milli Park'ta bulunan kalıntılarda kesinlikle görülmeye değerdir.
28 Mart 2015 Cumartesi
Çankırı'nın en çok ziyaret edilen yerlerinden biridir Tuz Mağarası. Merkez ilçesinde bulunan Tuz Mağarası, Türkiye'nin en büyük kaya tuzu rezervine sahiptir. Burada yapılan üretimlerin ardından mağarada birçok galeri oluşmuştur. İçerisinde bulunan ve tuzdan oluşmuş sarkıt ve dikitler oldukça çekici.
Tuz Mağarası'nın girişinden bir kamyon rahatlıkla geçebilir ve içerisi karayolu tünelleri gibidir. Bu mağarayı ziyaret edenler muhteşem bir atmosferde uzun ve keyifli bir yeraltı dünyasına tanık olur. Mağaranın en dikkat çekici durumu; burada bulunan ve 200 yıldır bozulmadan kalan bir eşeğin cesedidir. Bulunduktan sonra MTA Müzesi'ne kaldırılmıştır. Fakat ceset bozulmaya başlayınca tekrar mağaraya getirilmişti
Tuz Mağarası'nın girişinden bir kamyon rahatlıkla geçebilir ve içerisi karayolu tünelleri gibidir. Bu mağarayı ziyaret edenler muhteşem bir atmosferde uzun ve keyifli bir yeraltı dünyasına tanık olur. Mağaranın en dikkat çekici durumu; burada bulunan ve 200 yıldır bozulmadan kalan bir eşeğin cesedidir. Bulunduktan sonra MTA Müzesi'ne kaldırılmıştır. Fakat ceset bozulmaya başlayınca tekrar mağaraya getirilmişti
27 Mart 2015 Cuma
TRUVA ANTİK KENTİ (ÇANAKKALE)
Dünyanın en ünlü arkeolojik kenti olan Truva Antik Kenti, M.Ö. 3000-2500 yıllarında yerleşim yeri olarak kurulduğu bilinmektedir. İlk yerleşim yeri olduğundan beri birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. 1871'de Heinrich Schliemann tarafından burada ilk kazısı yapılmıştır ve hala Tübingen Üniversitesi'nde Prof. Dr. Manfred Korfmann burada arkeolojik kazıları sürdürmektedir. Dünya Miras Listesi'nde yer alan kent, Çanakkale Boğazı'nda bulunan Karamenderes Nehri'nin Ege Denizi'ne döküldüğü bulunur.
Çanakkale sınırları içerisindeki Merkez ilçesine bağlı olan İntepe Beldesi'ndeki Truva Antik Kenti'nin bir Türk yurdu olabileceği hakkında görüşler vardır. Sultan ll. Mehmet 1462'de Midilli'yi kuşattığı sırada Truva'da durup, “'Tanrı, yıllar sonra olsa bile, bu kentin ve yaşayanların intikamını bana nasip etmiştir”' demiş. Kimilerine göre ise Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettikten sonra Truva'ya gelmiş ve burada Truvalı kahramanların anısına kurban kesip, “'Truvalıların öcünü aldım”' demiştir. Hatta Mustafa Kemal Atatürk Büyük Taarruzda “'Truva'nın intikamını aldım”' der.
Truva savaşının yaşandığı bu antik kent ilk kurulduğu dönemden beri önemini hala korumaktadır. Çanakkale'yi ziyarette bulunanların ilk görmek istedikleri yer bu kenttir. Tarihiyle, yaşanmışlığıyla sizi derinliklerine çekecek olan Truva Antik Kenti görmek için daha fazla beklemeyin.
Dünyanın en ünlü arkeolojik kenti olan Truva Antik Kenti, M.Ö. 3000-2500 yıllarında yerleşim yeri olarak kurulduğu bilinmektedir. İlk yerleşim yeri olduğundan beri birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. 1871'de Heinrich Schliemann tarafından burada ilk kazısı yapılmıştır ve hala Tübingen Üniversitesi'nde Prof. Dr. Manfred Korfmann burada arkeolojik kazıları sürdürmektedir. Dünya Miras Listesi'nde yer alan kent, Çanakkale Boğazı'nda bulunan Karamenderes Nehri'nin Ege Denizi'ne döküldüğü bulunur.
Çanakkale sınırları içerisindeki Merkez ilçesine bağlı olan İntepe Beldesi'ndeki Truva Antik Kenti'nin bir Türk yurdu olabileceği hakkında görüşler vardır. Sultan ll. Mehmet 1462'de Midilli'yi kuşattığı sırada Truva'da durup, “'Tanrı, yıllar sonra olsa bile, bu kentin ve yaşayanların intikamını bana nasip etmiştir”' demiş. Kimilerine göre ise Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettikten sonra Truva'ya gelmiş ve burada Truvalı kahramanların anısına kurban kesip, “'Truvalıların öcünü aldım”' demiştir. Hatta Mustafa Kemal Atatürk Büyük Taarruzda “'Truva'nın intikamını aldım”' der.
Truva savaşının yaşandığı bu antik kent ilk kurulduğu dönemden beri önemini hala korumaktadır. Çanakkale'yi ziyarette bulunanların ilk görmek istedikleri yer bu kenttir. Tarihiyle, yaşanmışlığıyla sizi derinliklerine çekecek olan Truva Antik Kenti görmek için daha fazla beklemeyin.
ÇANAKKALE DESTANININ YAZILDIĞI SAVAŞ ALANI
Burada esen rüzgarın uğultusunu hiçbir yerde duyamazsınız. Hala daha bir asır öncesinin savaş çığlıkları yankılanır kulağımızda. Öyle görüntülere sahne oldu ki Gelibolu, yazılan şarkılar, şiirler, hikayeler, çekilen filmler, belgeseller yetmedi buradaki hezeyanı anlatmaya. Çünkü ne olursa olsun, 100 yıl önce burada yaşananlar, bizim hissettiğimizden çok daha fazlasıydı. Adım attığımız her toprak, gördüğümüz her manzara, 100 yıl öncesinde al rengine bürünmüştü oysa.
Burada esen rüzgarın uğultusunu hiçbir yerde duyamazsınız. Hala daha bir asır öncesinin savaş çığlıkları yankılanır kulağımızda. Öyle görüntülere sahne oldu ki Gelibolu, yazılan şarkılar, şiirler, hikayeler, çekilen filmler, belgeseller yetmedi buradaki hezeyanı anlatmaya. Çünkü ne olursa olsun, 100 yıl önce burada yaşananlar, bizim hissettiğimizden çok daha fazlasıydı. Adım attığımız her toprak, gördüğümüz her manzara, 100 yıl öncesinde al rengine bürünmüştü oysa.
AYNALI ÇARŞI (ÇANAKKALE)
1890 yılında kurulan Aynalı Çarşı, Musevi Eliyau Hallio tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde hala önemini korumaktadır.
İsmi ise kapısında bulunan aynalardan dolayı ve içerisinde cep aynaları satıldığı için Aynalı Çarşı olarak anılmasını sağlamıştır. Aynı zamanda Evliya Çelebi, eseri olan Seyahatname'de Aynalı Çarşı'dan bahsetmiştir. Çarşı iki katlı olup dışarısında sıra halinde dizilmiş dükkanlar bulunmaktadır.
1890 yılında kurulan Aynalı Çarşı, Musevi Eliyau Hallio tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde hala önemini korumaktadır.
İsmi ise kapısında bulunan aynalardan dolayı ve içerisinde cep aynaları satıldığı için Aynalı Çarşı olarak anılmasını sağlamıştır. Aynı zamanda Evliya Çelebi, eseri olan Seyahatname'de Aynalı Çarşı'dan bahsetmiştir. Çarşı iki katlı olup dışarısında sıra halinde dizilmiş dükkanlar bulunmaktadır.
26 Mart 2015 Perşembe
IRGANDI KÖPRÜSÜ
Bursa'nın Osmangazi ve Yıldırım ilçelerini birbirine bağlayan Irganda Köprüsü, Gökdere üzerindeki en önemli yapılardan biri. Bazı tarihi kaynaklar Irgandı Köprüsü'nün 1442 yılında Irgandalı Ali'nin oğlu Türccar Muslihiddin tarafından inşa edildiği belirtiliyor.Günümüzde Irgandı Köprüsü'nün üzerinde çeşitli el sanatı atölyeleri ve dükkanları bulunuyor. Irgandı Köprüsü'nü önemli kılan bir diğer özelliği de dünya üzerinde dört arastalı köprüden biri olması.....
Bursa'nın Osmangazi ve Yıldırım ilçelerini birbirine bağlayan Irganda Köprüsü, Gökdere üzerindeki en önemli yapılardan biri. Bazı tarihi kaynaklar Irgandı Köprüsü'nün 1442 yılında Irgandalı Ali'nin oğlu Türccar Muslihiddin tarafından inşa edildiği belirtiliyor.Günümüzde Irgandı Köprüsü'nün üzerinde çeşitli el sanatı atölyeleri ve dükkanları bulunuyor. Irgandı Köprüsü'nü önemli kılan bir diğer özelliği de dünya üzerinde dört arastalı köprüden biri olması.....
AĞLAYAN ÇINAR (BURSA)
730 yıllık bir geçmişten günümüze gelen Ağlayan Çınar, kanlı gözyaşlarıyla bilinir; fakat gözyaşı olarak tabir edilen olay ağacın öz suyunun çıkmasıdır. Çok güzel bir hikayesi vardır ve tam da hikayesine uygun bir şekilde gölgesinde dinlendirir misafirlerini. Evet… 400 metrelik bir alanı gölgesinde saklayan bu yaşlı çınar, yaşadığı her olayda gövdesine bir çizgi atmış olsa da hala sıcak ve samimidir. Tam 7 asır Gölyazı'nın simgesi olan Ağlayan Çınar'ını gezdikten ve eğlenceli vakitler geçirebilirsiniz :)
730 yıllık bir geçmişten günümüze gelen Ağlayan Çınar, kanlı gözyaşlarıyla bilinir; fakat gözyaşı olarak tabir edilen olay ağacın öz suyunun çıkmasıdır. Çok güzel bir hikayesi vardır ve tam da hikayesine uygun bir şekilde gölgesinde dinlendirir misafirlerini. Evet… 400 metrelik bir alanı gölgesinde saklayan bu yaşlı çınar, yaşadığı her olayda gövdesine bir çizgi atmış olsa da hala sıcak ve samimidir. Tam 7 asır Gölyazı'nın simgesi olan Ağlayan Çınar'ını gezdikten ve eğlenceli vakitler geçirebilirsiniz :)
ULU CAMİİ
Yıldırım Bayezid tarafından Bursa'da 1396-1400 yılları arasında yaptırılan Ulu camii aslen zaviye olarak yapılmasına karşın çok ayaklı cami şemasının en klasik ve anıtsal örneği sayılır. 2 minaresi ve 20 kubbesi olan camiinin ortasında büyük bir şadırvan bulunur. Minberi ceviz ağacından oyma ve geçmeli şaheser bir yapıdır. Minberin giriş kapısının üzerinde altın yaldızla Osmanlıca olarak, 'Yıldırım Beyazıt Han tarafından hicri 804 (miladı 1399) yılında yaptırılmıştır' ibaresi yer almaktadır. Duvarlarında 87si sabit 105 i levha olmak üzere 192 yazı vardır.
Yıldırım Bayezid tarafından Bursa'da 1396-1400 yılları arasında yaptırılan Ulu camii aslen zaviye olarak yapılmasına karşın çok ayaklı cami şemasının en klasik ve anıtsal örneği sayılır. 2 minaresi ve 20 kubbesi olan camiinin ortasında büyük bir şadırvan bulunur. Minberi ceviz ağacından oyma ve geçmeli şaheser bir yapıdır. Minberin giriş kapısının üzerinde altın yaldızla Osmanlıca olarak, 'Yıldırım Beyazıt Han tarafından hicri 804 (miladı 1399) yılında yaptırılmıştır' ibaresi yer almaktadır. Duvarlarında 87si sabit 105 i levha olmak üzere 192 yazı vardır.
OSMAN GAZİ TÜRBESİ (BURSA)
Orhan Gazi Türbesinin hemen yanında yer alan bu türbeye Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu Osman Bey gömülüdür. Gümüşlü Kümbet olarak ta tanınan ve bir Bizans şapelinin üzerine inşa edilen bu türbe 1801 yılındaki yangın be 1854 yılındaki depremde tamamen yapılmış fakat 1863 yılında Sultan Abdülaziz tarafından tekrar inşa edilmiştir.
25 Mart 2015 Çarşamba
İNSUYU MAĞARASI(BURDUR)
Ülkemizde turizme açılan ilk mağaralardan biri olan İnsuyu Mağarası ile Burdur arasında 13 kilometre bulunmaktadır. Burdur'un su ihtiyacını karşılamak için kullanılan İnsuyu Mağarası sürekli çekilen sular nedeniyle mağaranın içindeki göller kurumuş ve mağarada mevcut olan damlalar zaman içerisinde yok olmuştur
Kalker tortulanmalarından oluşmuş sarkıt ve dikitler sizi şaşkına uğratacak ve hayranlığınızı kazanacak. Sadece bir gününüzü ayıracağınız İnsuyu Mağarası'nı gezmek için fazla beklemeyin. Gördükleriniz karşısından güzel, eğlenceli ve bilgili bir gün yaşayacaksınız
Ülkemizde turizme açılan ilk mağaralardan biri olan İnsuyu Mağarası ile Burdur arasında 13 kilometre bulunmaktadır. Burdur'un su ihtiyacını karşılamak için kullanılan İnsuyu Mağarası sürekli çekilen sular nedeniyle mağaranın içindeki göller kurumuş ve mağarada mevcut olan damlalar zaman içerisinde yok olmuştur
Kalker tortulanmalarından oluşmuş sarkıt ve dikitler sizi şaşkına uğratacak ve hayranlığınızı kazanacak. Sadece bir gününüzü ayıracağınız İnsuyu Mağarası'nı gezmek için fazla beklemeyin. Gördükleriniz karşısından güzel, eğlenceli ve bilgili bir gün yaşayacaksınız
ZAFER KULESİ
Bolu-Göynük'te bulunan Zafer Kulesi, zarif mimarisiyle şehrin simgelerinden biridir. Zafer Kulesi, 1923 yılında inşa edilmiştir.
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde yapılan kule, dönemin kaymakamı Hurşit Bey tarafından inşa ettirilmiştir.
Kule, Bolu Göynük'ün ahşap mimarisine göre tasarlanmış olup, sekizgen bir temel üzerindedir. 1960 yılında ise orijinal yapısını bozmayacak şekilde restore edilmiştir.
Bolu-Göynük'te bulunan Zafer Kulesi, zarif mimarisiyle şehrin simgelerinden biridir. Zafer Kulesi, 1923 yılında inşa edilmiştir.
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde yapılan kule, dönemin kaymakamı Hurşit Bey tarafından inşa ettirilmiştir.
Kule, Bolu Göynük'ün ahşap mimarisine göre tasarlanmış olup, sekizgen bir temel üzerindedir. 1960 yılında ise orijinal yapısını bozmayacak şekilde restore edilmiştir.
24 Mart 2015 Salı
Abant Deresinin, vadisinde oluşan bir heyelan gölü oluşturmuştur. Göl çevresinde 1400-1700 metrelere varan tepeler yer alır. Gölden çıkan fazla sular Abant Deresi ile Bolu Çayına dökülür. Göl birkaç kaynak suyu, iki-üç kısmen devamlı olan akarsu ve özellikle de kar ve yağmur suları ile beslenmektedir. Göl ve çevredeki 1196 hektarlık alan Tabiat Parkı olarak işletilmektedir. Göl derinliklerinin görülebileceği kadar durudur.
KARTALKAYA KAYAK MERKEZİ (BOLU)
Türkiye'nin kış turizmi açısından önemli bir yeri olan Kartalkaya Kayak Merkezi, özellikle snowboard sporu için özel bir yere sahiptir.Bolu ile arasında 45 dakikalık bir mesafe olan kayak merkezi, sezon başından sezon sonu kadar yoğun bir ilgi görmektedir. Türkiye'nin en gözde kayak merkezleri arasında olan Kartalkaya, çevresindeki çam ormanlarıyla da muhteşem bir doğa sunar
Türkiye'nin kış turizmi açısından önemli bir yeri olan Kartalkaya Kayak Merkezi, özellikle snowboard sporu için özel bir yere sahiptir.Bolu ile arasında 45 dakikalık bir mesafe olan kayak merkezi, sezon başından sezon sonu kadar yoğun bir ilgi görmektedir. Türkiye'nin en gözde kayak merkezleri arasında olan Kartalkaya, çevresindeki çam ormanlarıyla da muhteşem bir doğa sunar
NEMRUT KRATER GÖLÜ (BİTLİS)
Nemrut Gölü, Türkiye'nin en büyük krater gölüdür ve dünyada ise en büyük ikinci krater gölü özelliği taşımaktadır. 2400 metre yüksekliği olan Nemrut Gölü, Nemrut Dağı'nın tepesinde bulunmaktadır.
Göl, Nemrut Dağı'nın dördüncü zamanda patlaması sonrasında oluşmuştur. Suyu tatlıdır ve Ilıca Gölü ile bağlantısı dışında başka bir akarsuyla ağlantısı yoktur
Nemrut Gölü, Türkiye'nin en büyük krater gölüdür ve dünyada ise en büyük ikinci krater gölü özelliği taşımaktadır. 2400 metre yüksekliği olan Nemrut Gölü, Nemrut Dağı'nın tepesinde bulunmaktadır.
Göl, Nemrut Dağı'nın dördüncü zamanda patlaması sonrasında oluşmuştur. Suyu tatlıdır ve Ilıca Gölü ile bağlantısı dışında başka bir akarsuyla ağlantısı yoktur
20 Mart 2015 Cuma
AHLAT MEZARLIĞI (BİTLİS)
Bir Selçuklu mezarlığı olan Ahlat Mezarlığı, dünyanın en büyük tarihi Müslüman mezarlığı özelliğini taşımakta olup, Bitlis'in Ahlat ilçesi sınırlarındadır.11. Ve 12. yüzyıldan beri özelliğini yitirmemiş olan bu büyük mezarlık, 10 bin metrekarelik bir alanı kaplamıştır. En ünlü sanatkarların eserleri bulunmakla birlikte, tespit edilen 8 bin tane mezar taşı bulunmaktadır
Bir Selçuklu mezarlığı olan Ahlat Mezarlığı, dünyanın en büyük tarihi Müslüman mezarlığı özelliğini taşımakta olup, Bitlis'in Ahlat ilçesi sınırlarındadır.11. Ve 12. yüzyıldan beri özelliğini yitirmemiş olan bu büyük mezarlık, 10 bin metrekarelik bir alanı kaplamıştır. En ünlü sanatkarların eserleri bulunmakla birlikte, tespit edilen 8 bin tane mezar taşı bulunmaktadır
YÜZEN ADA (BİNGÖL)
Turna Gölü'nün üzerinde, toprak parçalarının ayrılmasıyla oluşan, birbirinden ve zeminden bağımsız 3 adacık bulunuyor. İşte bu adacıklara halk Yüzen Ada ismini vermiş. Her bir adacığın çapı 10'ar metre. Bingöl Yüzen Ada, itilerek bir sandal misali hareket ettirilebiliyor. Hatta rüzgarın etkisiyle bile gezebiliyorlarmış gölün üzerinde
Turna Gölü'nün üzerinde, toprak parçalarının ayrılmasıyla oluşan, birbirinden ve zeminden bağımsız 3 adacık bulunuyor. İşte bu adacıklara halk Yüzen Ada ismini vermiş. Her bir adacığın çapı 10'ar metre. Bingöl Yüzen Ada, itilerek bir sandal misali hareket ettirilebiliyor. Hatta rüzgarın etkisiyle bile gezebiliyorlarmış gölün üzerinde
ŞEYH EDEBALİ TÜRBESİ (BİLECİK)
Şeyh Edebali Türbesi, Osmanlı Devleti'nin manevi kurucusu olan Şeyh Edebali'nin cenazesinin bulunduğu türbedir.
Türbe, Orhan Gazi tarafından, Eski Bilecik şehrinin kurulduğu vadinin sırtında küçük bir tepe üstüne yaptırılmıştır. Eskiden kubbeli olan fakat Yunanların yaptıkları saldırılarla tahrip edilen türbenin üzerine kiremit çatı örtülmüştür. Bir salon ve iki ayrı odadan ibaret olan türbede, büyük oda mihraplı bir mescit, diğer yandaki oda ise sohbethane ve misafirhane olarak kullanılmaktaydı
Şeyh Edebali Türbesi, Osmanlı Devleti'nin manevi kurucusu olan Şeyh Edebali'nin cenazesinin bulunduğu türbedir.
Türbe, Orhan Gazi tarafından, Eski Bilecik şehrinin kurulduğu vadinin sırtında küçük bir tepe üstüne yaptırılmıştır. Eskiden kubbeli olan fakat Yunanların yaptıkları saldırılarla tahrip edilen türbenin üzerine kiremit çatı örtülmüştür. Bir salon ve iki ayrı odadan ibaret olan türbede, büyük oda mihraplı bir mescit, diğer yandaki oda ise sohbethane ve misafirhane olarak kullanılmaktaydı
BANDIRMA KUŞ CENNETİ (BALIKESİR)
Balıkesir'in denizine, güneşine, doğal güzelliklerine eklenen bir tablo resmini anımsatır Bandırma Kuş Cenneti.Bandırma Kuş Cenneti ilk olarak Avusturalyalı doğa bilimci Kurt Koswig tarafından keşfedilmiştir ve Koswig buraya kuş cenneti adını vermiştir. Ardından 1959 yılında bu bölge koru altına alınmıştır. Balıkesir'de tatil yapmayı planlıyorsanız kesinlikle Bandırma Kuş Cenneti'ni ziyaret etmelisiniz
Balıkesir'in denizine, güneşine, doğal güzelliklerine eklenen bir tablo resmini anımsatır Bandırma Kuş Cenneti.Bandırma Kuş Cenneti ilk olarak Avusturalyalı doğa bilimci Kurt Koswig tarafından keşfedilmiştir ve Koswig buraya kuş cenneti adını vermiştir. Ardından 1959 yılında bu bölge koru altına alınmıştır. Balıkesir'de tatil yapmayı planlıyorsanız kesinlikle Bandırma Kuş Cenneti'ni ziyaret etmelisiniz
Kuşadası Milli Parkı 1966 yılında Milli Park olarak ilan edilmiştir. Sahil kesimi boyunca uzanan Kuşadası Milli Parkı, muhteşem bir deniz manzarasıyla gelen misafirlere görsel şölen sunuyor. Aydın'da yaz tatilinizi yaparken Kuşadası Milli Parkı'nı keşfetmenizi öneririz. Burada hem denizin keyfin çıkarabilir hem de dostlarınızla birlikte piknik yapıp eğlenceli vakitler geçirebilirsiniz.
ZEUS MAĞARASI (AYDIN)
Mitolojiden izler taşıyan Zeus Mağarası, Kuşadası'nda keşif yapanların son durağı durumundadır; çünkü yorgunluklarını Zeus Mağarası'nın serin sularında yüzerek atarlar. Mağaraya ilk girildiğinde Zeus'un yüzünü görür gibi olursunuz. Denizden gelen tuzlu suyun ve dağdan gelen tatlı suyun karışımıyla maden suyu oluşmuştur Zeus Mağarası'nda. Bir hikayesi de vardır mağaranın:Tanrı Zeus kardeşi olan Deniz Tanrısı Poseidon'u kızdırdığında bu mağaraya gelip kardeşinin sakinleşmesini beklermiş
Mitolojiden izler taşıyan Zeus Mağarası, Kuşadası'nda keşif yapanların son durağı durumundadır; çünkü yorgunluklarını Zeus Mağarası'nın serin sularında yüzerek atarlar. Mağaraya ilk girildiğinde Zeus'un yüzünü görür gibi olursunuz. Denizden gelen tuzlu suyun ve dağdan gelen tatlı suyun karışımıyla maden suyu oluşmuştur Zeus Mağarası'nda. Bir hikayesi de vardır mağaranın:Tanrı Zeus kardeşi olan Deniz Tanrısı Poseidon'u kızdırdığında bu mağaraya gelip kardeşinin sakinleşmesini beklermiş
MACAHEL (ARTVİN)
Artvin'in Borçka ilçesine bağlı altı ayrı köyden oluşuyor. Macahel. Ülkemizin dokunulmamış nadir ormanlık alanlarından biri olması sebebiyle özellikle doğa aşıkları için fazlasıyla özel bir rota.Macahel'de bulunan Karçal Dağları, Türkiye ile Gürcistan arasında doğal bir sınır oluşturuyor.
DAMLATAŞ MAĞARASI (ANTALYA)
Damlataş Mağarası hakkında ilk araştırma yapan isim Galip Dere tarafından gerçekleştirilmiştir. İkinci dünya savaşı döneminde ortalığa atılan gaz bombalarından korunmak isteyen astım hastası Almanlar, burada şifa bulurlarmış. Bu haberi okuyan Galip Dere mağarayı sağlık incelemelerinden geçirmiştir ve sonunda mağaranın astıma iyi geldiği tespitinde bulunmuşlardır.
MANAVGAT ŞELALESİ (ANTALYA)
Antikçağ‘ daki adı Melas olan Manavgat Çayı‘ nın dar ve dik yamaçlı kanyonlar arasından geçerek oluşturduğu ünlü Manavgat Şelalesi, görülmesi gereken doğal güzelliklerin başında gelir. Kent gürültüsünden uzaklaşıp doğa ile başbaşa kalmak isteyenler için şelalenin çevresinde uygun piknik alanları vardır. Ayrıca çevredeki lokantalar, taze balık yeme imkanını sunarlar.
GORDİON
Ankara’nın Polatlı ilçesine 29 km uzaklıkta olan tarihi bir kenttir. Pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan bu yer, daha çok Firiglerin başkenti olmasıyla bilinmektedir. Adını da Firig Kralından almış olan bu antik kentin yerleşim yeri olarak ne zaman kullanılmaya başlandığı bilinmemektedir. Ancak sadece Firiglerin bu bölgeye yerleşme tarihinin MÖ. 9. yüzyıldan önce olduğu tespit edilmiştir
AĞRI DAĞI
Ağrı dağı 5.137 metrelik rakımıyla, Türkiye'nin en yüksek dağıdır. Zirvesi 4 mevsim boyunca erimeyen kar ve takke buzulu ile kaplıdır. Ağrı Dağı iki zirveden oluşur. Bunlar 5.137 metrelik Atatürk Zirvesi (Büyük Ağrı) ile 3.898 metrelik İnönü Zirvesi'dir. (Küçük Ağrı). 4000 metreye kadar bazalt daha sonra sonraki yükseklikte andezit lavlarından oluşarak volkanik bir dağ özellikleri gösterir. Dağın doruğunda bir örtü buzulu vardır ve Türkiye'nin en büyük buzuludur.
Ağrı dağı 5.137 metrelik rakımıyla, Türkiye'nin en yüksek dağıdır. Zirvesi 4 mevsim boyunca erimeyen kar ve takke buzulu ile kaplıdır. Ağrı Dağı iki zirveden oluşur. Bunlar 5.137 metrelik Atatürk Zirvesi (Büyük Ağrı) ile 3.898 metrelik İnönü Zirvesi'dir. (Küçük Ağrı). 4000 metreye kadar bazalt daha sonra sonraki yükseklikte andezit lavlarından oluşarak volkanik bir dağ özellikleri gösterir. Dağın doruğunda bir örtü buzulu vardır ve Türkiye'nin en büyük buzuludur.
Kral Kaya Mezarları(AMASYA)
Kral Kaya Mezarları, Hellenistik Dönem'nde, Amasya'daki Harşena Dağı'nın güney eteklerindeki kalker kayalara oyulmuş olan anıt mezarlardır.
Antik Çağ yazarı Strabon'a göre Mitridat Krallığı zamanında krallar adına yapılmış anıt mezarlardır. Yeşilırmak Vadisi boyunca irili ufaklı 23 adet kaya mezarı bulunan bölge Krallar Vadisi olarak da bilinir. Kaya Mezarlarının içlerinden çok, arkalarına oyulmuş geçitler dikkat çekicidir. Kalker kayalara oyularak yapılan bu bu mezarlar yapı ve büyüklükleri itibarıyla kente hakim bir noktadadır.
NEMRUT DAĞI
Adıyaman’ın Kahta İlçesi’nde 2150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı yamaçlarında hükümdarlık yapmış olan Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için yaptırdığı mezarı, anıtsal heykelleri ve benzersiz manzarası ile Helenistik Dönemin en görkemli kalıntılarından birisidir. Anıtsal heykeller doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılmıştır. Doğu terası kutsal merkezdir ve bu nedenle en önemli heykel ve mimari kalıntılar burada bulunmaktadır. İyi korunmuş durumdaki dev heykeller kireçtaşı bloklarından yapılmıştır ve 8-10 metre yüksekliktedir. Varlığı bilinmekle beraber kral mezarı, henüz keşfedilememiştir.
TAŞ KÖPRÜ (ADANA)
ADANA TAŞ KÖPRÜ: Adana’nın sembol yapısı Taş Köprü Roma döneminde yapılmış, günümüzde Seyhan ve Yüreğir merkez ilçelerini birbirine bağlayan tarihi bir yapıdır. Birkaç sene öncesine kadar araç trafiğine de açık olan yapı bu özelliğiyle Dünya’nın araç trafiğine açık en eski köprüsüdür. 21 gözlü inşa edilen köprünün kara kısmı dolgularla küçülerek bugün 14 gözlü olarak ayaklı tarih olarak şehrin tam ortasında heybetiyle dikilmektedir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)